If you're trying to learn Turkish Phrases you will find some useful resources including a course about phrases and daily expressions... to help you with your Turkish grammar. Try to concentrate on the lesson and notice the pattern that occurs each time the word changes its place. Also don't forget to check the rest of our other lessons listed on Learn Turkish. Enjoy the rest of the lesson!
Learning the Turkish Phrases displayed below is vital to the language. Turkish phrases are a group of words functioning as a single unit in the syntax of a sentence. Here are some examples:
English Phrases | Turkish Phrases |
---|---|
Phrases | İfadeler |
hello | merhaba |
bye | hoşça kal |
congratulations | tebrikler |
sorry | üzgünüm |
really | gerçekten |
Notice the structure of the Phrases in Turkish.
Below is a list of the phrases and daily expressions in Turkish placed in a table. Memorizing this table will help you add very useful and important words to your Turkish vocabulary.
English Phrases | Turkish Phrases |
---|---|
a green tree | yeşil bir ağaç |
a tall building | yüksek bir bina |
a very old man | çok yaşlı bir adam |
the old red house | eski kırmızı ev |
a very nice friend | çok hoş bir arkadaş |
I read a book sometimes | Bazen kitap okurum |
I will never smoke | Asla sigara içmeyeceğim |
are you alone? | Yalnız mısın? |
my car | arabam |
green car | yeşil araba |
three cars | üç araba |
car garage | araba garajı |
outside the car | araç dışında |
my book | kitabım |
my books | kitaplarım |
our daughter | kızımız |
our daughters | kızlarımız |
I'm cold | Üşüyorum |
we're cold | üşüyoruz |
his chickens | tavukları |
their chicken | tavukları |
he is happy | (O) mutlu |
she is happy | (O) mutlu |
he is American | (O) Amerikalı |
she is American | (O) Amerikalı |
I can accept that | Bunu kabul edebilirim |
she added it | ekledi |
we admit it | kabul etti |
they advised him | onu tavsiye ettiler |
I can agree with that | katılabilirim |
she allows it | buna izin veriyor |
we announce it | bunu duyurduk |
I can apologize | özür dileyebilirim |
she appears today | bugün görünür |
they arranged that | bunu onlar düzenlemiş |
I can arrive tomorrow | yarın varabilirim |
she can ask him | ona sorabilir |
she attaches that | şunu ekler |
we attack them | onlara saldırdık |
they avoid her | ondan çekiniyorlar |
I can bake it | onu fırında pişirebilirim |
she is like him | Ona benzer |
we beat it | onu kovduk, dövdük |
they became happy | mutlu oldular |
I can begin that | şununla başlayabilirim |
we borrowed money | ödünç para aldık |
they breathe air | hava soluyorlar |
I can bring it | onu getirebilirim |
I can build that | onu inşa edebilirim |
she buys food | yiyecek (satın) alıyor |
we calculate it | bunu hesapladık |
they carry it | onu taşıyorlar |
they don't cheat | hile yapmıyorlar |
she chooses him | onu seçti |
we close it | kapattık |
he comes here | buraya geliyor |
I can compare that | şununla karşılaştırabilirim ki |
she competes with me | bana rakip |
we complain about it | ondan şikayetçiyiz |
they continued reading | okumaya devam ettiler |
he cried about that | ... için göz yaşı döktü |
I can decide now | şimdi karar verebilirim |
she described it to me | onu bana tarif etti |
we disagree about it | onun hakkında aynı fikirde değiliz |
they disappeared quickly | hızla kayboldular |
I discovered that | şunu anladım ki |
she dislikes that | ... dan hoşlanmaz |
we do it | biz yaparız |
they dream about it | ... çok istiyorlar |
I earned | kazandım |
he eats a lot | çok yiyiyor |
we enjoyed that | ... hoşumuza gitti |
they entered here | buraya girdiler |
he escaped that | ... dan kaçtı |
I can explain that | Ben açıklayabilirim ki |
she feels that too | Bunu o da hissediyor |
we fled from there | oradan |
they will fly tomorrow | yarın uçacak / uçakla gidecek |
I can follow you | seni takip edebilirim |
she forgot me | o beni unuttu |
we forgive him | onu affedelim |
I can give her that | Bunu ona verebilirim |
she goes there | oraya gidiyor |
we greeted them | onları selamladık |
I hate that | Bundan nefret ediyorum |
I can hear it | onu duyabiliyorum |
she imagine that | ... hayal ediyor |
we invited them | onları davet ettik |
I know him | Onu tanıyorum |
she learned it | onu öğrendi |
we leave now | şimdi çıkıyoruz |
they lied about him | onun hakkında yalan söylediler |
I can listen to that | Bunu dinleyebilirim |
she lost that | bunu kaybetti |
we made it yesterday | onu dün yaptık |
they met him | onunla buluştular |
I misspell that | bunu yanlış yazdım |
I always pray | her zaman dua ederim |
she prefers that | bunu tercih eder |
we protected them | onları koruduk |
they will punish her | onu cezalandıracaklar |
I can put it there | onu oraya koyabilirim |
she will read it | onu okuyacak |
we received that | bunu aldık |
they refuse to talk | konuşmayı reddediyorlar |
I remember that | bunu hatırlıyorum |
she repeats that | bunu tekrarlıyor |
we see it | onu görüyoruz |
they sell it | onu sattılar |
I sent that yesterday | bunu dün gönderdim |
he shaved his beard | sakalını kesti |
it shrunk quickly | hızla küçüldü |
we will sing it | onu söyleyeceğiz (şarkı) |
they sat there | orada oturuyorlar |
I can speak it | bunu konuşabilirim |
she spends money | o para harcar |
we suffered from that | biz bundan zarar gördük |
they suggest that | bunu önerdiler |
I surprised him | onu şaşırttım |
she took that | bunu aldı |
we teach it | onu öğrettik |
they told us | bize anlattılar |
she thanked him | ona teşekkür etti |
I can think about it | bunu düşünebilirim |
she threw it | onu attı |
we understand that | bunu anlıyoruz |
they want that | bunu istiyorlar |
I can wear it | onu giyebilirim |
she writes that | ... diye yazıyor |
we talk about it | hakkında konuşuyoruz |
they have it | buna sahipler |
I watched it | (onu) izledim |
I will talk about it | bunun hakkında konuşacağım |
he bought that yesterday | bunun dün aldı |
we finished it | (onu) bitirdik |
inside the house | evin içinde |
outside the car | aracın dışında |
with me | benimle beraber (yanımda) |
without him | onsuz |
under the table | Masanın altında |
after tomorrow | yarından sonra |
before sunset | gün batımından önce |
but I'm busy | ama meşgulüm |
he is not here | O burada değil |
that is not my book | bu benim kitabım değil |
do not enter | girmeyin |
where is he? | o nerede? |
what is this? | bu nedir? |
why are you sad? | neden üzgünsün? |
how do you want to pay? | nasıl ödemek istersiniz? |
can I come? | gelebilir miyim? |
is he sleeping? | o uyuyor mu? |
do you know me? | beni tanıyor musunuz? |
do you have my book? | sende benim kitabım var mı? |
how big is it? | ne kadar büyük? |
can I help you? | Sana yardım edebilir miyim? |
can you help me? | Bana yardımcı olabilir misiniz? |
do you speak English? | ingilizce konuşuyor musunuz? |
how far is this? | (bu) ne kadar uzak? |
what time is it? | saat kaç? |
how much is this? | bu ne kadar?, kaç para? |
what is your name? | senin adın ne? |
where do you live? | nerede yaşıyorsun? |
Phrases and daily expressions have a very important role in Turkish. Once you're done with Turkish Phrases, you might want to check the rest of our Turkish lessons here: Learn Turkish. Don't forget to bookmark this page.
Menu: | |||
The links above are only a small sample of our lessons, please open the left side menu to see all links.